siroz hastalığı

SİROZ HASTALIĞINDA BESLENME

Siroz hastalığı nedir?

Karaciğer sirozu değişik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan kronik karaciğer hastalıklarının son evresidir. Kronik karaciğer hastalığında, karaciğer sirozuna giden süreç hastalığın nedenine göre ve hastadan hastaya büyük farklılıklar gösterir. Bazı hastalarda siroz uzun süren semptomlu kronik hastalık sürecinden sonra ortaya çıkarken, bazılarında ise hastalık ancak sirozun dekompanse olmasından sonra tanınır.

Beslenme tedavisinin hedefi

Kötü beslenmeyi düzeltmek ve enerji, besin ögesi yetersizliklerini yerine koymaktır. Bu amaçla hastalara oral, enteral ve/veya parenteral yolla beslenme destek tedavileri uygulanır.Tedavide gereksiz diyet kısıtlamalarından (protein ve tuz) kaçınılmalıdır. Doktor, diyetisyen, hemşire ve eczacı ile oluşturulan multidisipliner bir ekip tarafından yapılan nutrisyonel müdahale, hastaların hayatta kalış oranlarını ve yaşam kalitelerini iyileştirmektedir.

Siroz’da beslenme nasıl olmalı?

Artmış enerji ve kalori alımı sirozlu hastalarda pozitif nitrojen dengesi, yağsız kütlede artış ve sağlık durumunda iyileşme sağlamaktadır.

  • Siroz hastaları için Avrupa Klinik Beslenme ve Metabolizma Birliği (ESPEN) 35-40 kkal/kg/gün
  • Amerika Parenteral ve Enteral Beslenme Birliği (ASPEN) 30-40 kkal/kg/gün
  • Kompanse siroz hastaları için ESPEN ve ASPEN 25- 35 kkal/kg/gün enerji alımını önermektedir.

Sirozlularda enerjinin %20-30’unun proteinden gelmesi ve 1,0-1,5 g/kg/gün protein alımı önerilmektedir. Eğer protein intoleransı varsa 0,5-1,0 g/kg/gün protein alımı ve DZAA (dallı zincirli amino asit) desteği önerilmektedir.

Protein türü olarak düşük metionin, aromatik aminoasitler ve yüksek posa içeriği ile bitkisel proteinler ve süt proteinleri sirozlularda daha iyi tolere edilmektedir.

Karaciğer hastalarında diyetin optimal glikoz ve yağ oranı hakkında çok az öneri bulunmaktadır. ESPEN, non-protein enerjinin %50-60’ının glikozdan, %40- 50’sinin yağdan gelmesini önermektedir.

Siroz hastalarının %40-50’sinde insulin direnci veya Diabetus Mellitus (DM) meydana gelir.

Bu durumda günlük karbonhidrat miktarı diyetisyen tarafından ayarlanmalı.Az ve sık aralıklara yeme yaklaşımı özellikle karbonhidrattan zengin gece öğünü sirozlu hastalarda glukoneogenez için gerekli aminoasiti kısıtlayarak nitrojen dengesini geliştirmektedir. Düşük glisemik indeksi besinler tercih edilmeli (elma,bulgur pilavı,kepekli ekmek gibi). Çözünür posa alımı (tam tahıl, meyve, sebze) artırılmalıdır. ESPEN karaciğer hastalarında 12 saatlikten fazla açlıktan kaçınmalarını ve ASPEN sirozlu hastalarda enerji alımını gece öğünü dâhil 4-6 öğüne bölmelerini önermektedir.

Dallı zincirler aminoasitlerin sirozlu hastalarda kullanımı önemlidir.

 Lösin, izölösin, valin esansiyel aminoasitlerdir ve özellikle sirozlu hastalarda bağışıklık işlevlerini geliştirerek enfeksiyonlar üzerine olumlu etkileri olmaktadır. Kronik karaciğer hastalarında özellikle de sirozda plazma DZAA konsantrasyonu düşmekte; aromatik aminoasitlerin (fenilalanin, tirozin, triptofan) (AAA) düzeyi ve metionin konsantrasyonu artmaktadır.

DZAA protein sentezinde subsrat olarak kullanımının yanı sıra, protein sentezinin düzenlenmesinde de rol alarak iskelet kaslarının bütünlüğüne katkıda bulunmaktadır. Özellikle protein intoleransı olan hastalarda 0,25 g/kg/gün DZAA kullanımı önerilmektedir.

Sirozlu hastalarda uzun süre DZAA kullanımı, hastaneye yatıştan öncesine göre serum proteininde %10’luk bir artış oluşturmaktadır. DZAA desteğinin alım zamanı önemlidir. Sirozlu hastalarda DZAA’nın gece öğününde alımı, malnütriyonu azaltmakta, katabolik durumu düzeltmekte, serum albümin düzeyini artımakta ve kas kramplarının oluşumunu azaltmaktadır.Glikoz toleransının sağlanmasına yardımcı olmaktadır.

Sıvı ve sodyum nasıl olmalı?

Hastalarda ascit ve ödem oluşumu nedeniyle sıvı ve sodyum kısıtlanır. 1 g sodyum 200 ml sıvı tutumuna neden olur. Bu nedenle hastanın durumuna göre düşük sodyumlu diyet (<2000 mg) veya sodyum kısıtlı diyet (<500 mg) uygulanır. Yetişkin bir insanın sıvı gereksinimi 30-40 ml/kg/gün veya 1 ml/kal’dir. Sirozlu hastalarda sodyum seviyesi 125 mmol/L olana kadar sıvı kısıtlamasına gerek yoktur. Hiponatremi tedavisinde, diüretik alımı azaltılmalı veya sonlandırılmalı ve sıvı alımı yaklaşık 1-1.5 L olarak sınırlandırılmalıdır. Sıvı kısıtlaması tartışmalı bir durumdur.

Sirozlu hastalarda gece öğünü olmalı mı?

Gece öğünü sirozlu hastalarda açlık ve açlığın olumsuz metabolik etkilerini önleyen basit, ucuz bir uygulamadır. Gece öğünü lipit oksidayonunu azaltmakta ve sarkopeniyi iyileştrmektedir. Ancak gastroözefagial reflü ve glikoz intoleransını şiddetlendirme ve gibi olumsuz durumlara neden olabilmektedir.

KAYNAKÇA

  • Kübra, E. S. İ. N., Fatma Nur BİNGÖL, and Gamze AKBULUT. “KRONİK KARACİĞER HASTALIKLARINDA TIBBİ BESLENME TEDAVİSİ.” Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi 6.1: 156-170.
  • ÇİL, Mevra AYDIN, Büşra DOKUZ, and Cansu ARSLAN. “Karaciğer Sirozu ve Beslenme Tedavisi (Liver Cirrhosis and Nutrition Therapy).” Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi 20.3: 225-229.