kansızlık

Kansızlık

Anemi, yani halk arasında bilinen adıyla “kansızlık”, toplam kırmızı kan hücresi/alyuvar/eritrosit sayısının azalması veya eritrositlerin içindeki hemoglobin miktarının azalması veya her ikisinin birlikte olması sonucu oluşan bir hastalıktır.  Eritrositlerin içinde bulunan hemoglobinin, oksijeni akciğerlerden kapiller arterlere (kılcal damarlar) taşıması nedeniyle anemi hücre, doku ve organlarda hipoksiye (oksijen azlığı) neden olabilir. Oksijenin hücre canlılığı için elzem olması nedeniyle eksikliği pek çok klinik sonuca neden olur.

Eritrositler için demir, folik asit ve B12 vitamini çok önemlidir.  Demir eksikliğinde demir eksikliği anemisioluşabilir. Bu durumda eritrositler normalden daha küçük olurlar ve görevlerini tam ve başarıyla yerine getiremezler. Folik asit ve B12 vitamini eksikliğinde ise eritrositler normalden daha büyük olur ve görevlerini yerine getiremezler, bu durum megaloblastik anemi olarak adlandırılır.

Kadınlarda demir eksikliği anemisinin tüm dünyada görülen en sık nedeni menstrüasyonla kaybedilen demirin yeterince alınamamasıdır. Her 1 ml kanda 1 mg demir bulunmaktadır ve menstrüasyon sırasında kaybedilen kanın her 1 ml’si için 1 mg demir kaybı olmaktadır. Menstrüasyon döneminde kadınlarda 20-50 mg demir kaybı olabilmektedir. Demir eksikliği anemisinin tüm dünyada en sık nedeni menstrüasyonla kaybedilen demirin yerine koyulamamasıdır.

Gebe kadınların enerji ve besin öğeleri gereksinimleri normal kadınlara göre daha fazladır. Gebelerde vitamin B12 ve folat eksikliğinin tanı ve tedavisi sağlıklı erişkindekine benzerdir. Gebeliğe özgün olarak folik asit fetus ve plasentanın gelişiminde önemli bir rol aldığı için gereksinimi dört kat kadar artar ve diyet alımı her zaman bu gereksinimi karşılayamayabilir. Özellikle çoğul gebelik ve enfeksiyon gibi durumlarda gereksinim daha da artabilir. Folat eksikliği annede anemiye neden olurken, bebekte nöral tüp defektine neden olabilir.

Gebelik planlayan her kadının gebelikten en az 1 ay önce başlamak üzere 400-800 mikrogr/gün folik asit kullanması uygundur. Nöral tüp defekti açısından yüksek riskli gruplarda nöral tüp defektinin önlenmesi amacıyla gebelikten 3 ay önce başlanan yüksek doz (4mg/gün) folik asit kullanımına gebeliğin 12. haftasına kadar devam edilir (Doğum Öncesi Bakım Rehberi, 2018). Depo edilmiş folik asit miktarı organizmanın ihtiyacını yaklaşık 4-5 ay süre ile sağlayabilmektedir. Bu nedenle folik asit eksikliğine bağlı megaloblastik anemi 1. ve 2. trimesterde görülmeyip, 3. trimesterde görülmektedir.

Akut kan kaybına bağlı anemiler ise 3 şekilde oluşmaktadır. Bunlar, akut yaralanmaya bağlı kanama, kronik gastrointestinal sistem kanaması (hemoroid, peptik ülser, eroziv gastrit vb.) ve aşırı menstürasyona bağlı kan kaybıyla gelişen anemilerdir.

Talasemiler ve orak hücreli anemiler ise kalıtsal anemi nedenleridir.

ANEMİDE BESLENME

Demir eksikliği anemisini tedavi etmenin en yaygın iki yolu, beslenme uygulamaları ve demir takviyeleridir. Demir açısından zengin gıdalarla beslenmelidir.

Demirin vücut metabolizmasındaki başlıca işlevi, oksijen taşınması ile ilgilidir. Demir oksijen taşıyan hemoglobinin yapısında bulunur ve akciğer ve dokular arasında oksijen ve karbondioksit taşınmasını sağlar. Demir bağışıklık sistemi ve bilişsel performans için de gereklidir. Diyetteki kaynakları kırmızı et, yumurta, pekmez ve yeşil sebzelerdir. Demir beslenmede hem demir ve hem olmayan demir olmak üzere 2 şekilde bulunur. Hayvansal kaynaklı gıdalardan aldığımız hem demirin emilimi vücutta %25 iken, Hem olmayan demir vücutta %5 orasında emilir. Peki biz bu emilim oranlarını attırmak için neler yapmalıyız? İlk olarak demirin emilimini olumsuz yönde etkileyen gıdaları demir kaynakları ile aynı anda almamalıyız. Çay, kahve, kakao, kola gibi içecekler demirin emilimini azaltmakta. Bunların yerine C vitaminli içecek/yiyecekleri tüketirsek portakal suyu gibi, demirin emilimini arttırmış ve anemiden korunmuş oluruz.