Detoks Beslenme Prensipleri

Detoks nedir ve vücutta hangi bölgeler detoks mekanizmasına sahiptir?

Detoks, organizmanın yabancı olduğu metabolitlerin ve kimyasalların organizmadan uzaklaştırılmasını sağlayan mekanizmaların genel adıdır. Biz toksinleri bazen ağız ve mide salgıları ile zararsız hale getiririz bazen bağırsaklarımızda bir bariyer sağlayarak dolaşıma geçmelerine izin vermeden direkt uzaklaştırılmalarını sağlarız bazen de dolaşıma katılmış olan toksik maddeleri karaciğerde zararsız maddelere dönüştürerek veya böbreklerden süzerek vücudumuzdan uzaklaştırırız. Gördüğünüz gibi vücudumuzun birçok bölgesinde toksik maddelerin en kısa sürede zararsız hale getirilmesi ve vücuttan uzaklaştırılmasını sağlayan mekanizmaları bulunmaktadır.

Detoks mekanizmalarının yaklaşık %75’i karaciğerde, yaklaşık %15’i bağırsak bariyeri sayesinde gerçekleştirilir. Detoksifikasyonun geri kalan %10’undan ise ağız, mide gibi vücudun farklı alanları sorumludur.

Detoksifikasyon mekanizmaları ve beslenme

Vücudumuzda gerçekleştirilen detoksifikasyon mekanizmaları beslenme alışkanlıklarımız ve tükettiğimiz besinler ile bağlantılıdır. Gelin bunu birkaç örnekle açıklayalım.

Sindirim sistemimiz dış dünyaya açılan en büyük kapımızdır. Bu nedenle toksik maddelerin de en çok alındığı alan olarak nitelendirilebilir. Sindirim sisteminde toksik maddelerin etkisiz hale getirilmesi öncelikle ağızda başlar, ağızdan salgılanan sıvılar ve sonrasında mide sıvısı genel olarak mikrobiyal ve bazı kimyasalların vücuda zarar vermeden etkisiz hale getirilmesinde etkendir. Ancak bunların detoksifikasyona büyük oranda etkisi bulunmamaktadır.

Ağzı ve mideyi terkeden besin karışımı bağırsaklara geldiğinde besin ögelerine ayrılır ve bağırsak bariyerinden dolaşıma katılmaya başlar. Bu süreçte besin ögeleri ile birlikte bazı kimyasal ve biyolojik zararlılar da bağırsaktan emilip dolaşıma geçebilmektedir. Bu noktada sağlıklı bir bağırsak yapısına ve ideal mikrobiyota örüntüsüne sahip (bağırsaklarda yaşayan genel anlamda faydalı mikroorganizmaların oluşturduğu özel yapı) bireylerin mikrobiyotası bu zararlı maddelere doğal bir bariyer sağlamakta ve zararlı maddelerin dolaşıma geçmeden bağırsaklardan uzaklaştırılmasında etkin bir role sahiptir.

Şimdi gelelim asıl detoksifikasyon fabrikamıza, yani karaciğerimize. Karaciğerimiz bizlerin hayatsal birçok reaksiyonumuzu sağlaması dışında büyük bir detoksifikasyon mekanizmasına da sahiptir. Bu süreçte toksik maddeler yapıları bozularak, dönüştürülerek, aktif alanlarına antioksidan molekül gibi moleküller bağlayarak aktivasyonunu engellenerek… zararsız hale getirilmekte ve sonrasında vücuttan uzaklaştırılmaktadır. Karaciğer bu fonksiyonlarını gerçekleştirirken genel anlamda 2 temel reaksiyon mekanizmasına sahiptir. Bunlar faz 1 ve faz 2 olarak isimlendirilmektedir. Toksik maddeler aktivasyon türleri ve yapılarına göre ayrılarak bu yolaklarda detoksifiye edilmektedir.

Faz reaksiyonlarını sağlayan besin türleri ve ögeleri

Faz 1 mekanizmaları genel olarak antioksidan moleküllerin zararlı bileşiklere bağlanarak etkisiz hale getirilmesi üzerine kurulmuştur, faz 2 ise faz 1’de üretilen metabolitlerin dönüştürülmesi, parçalanması vs gibi etkinliklerden sorumludur. Tam da bu nedenle faz 1 ve faz 2 mekanizmalarının dengede ilerlemesi oldukça önemli. Aksi halde mekanizmalar doğru bir şekilde çalışmamakta ve detoksifikasyon aksamaktadır. Bunun sonucu olarak da toksik maddelere maruziyet artarak zaman içerisinde sağlıkta bozulmalara yol açabilmektedir.

Besinlerin detoksifikasyon mekanizmaları, faz 1 ve faz 2 reaksiyonlarındaki etkinlikleri son yıllarda öne çıkan konular arasındadır. Çalışma sonuçlarına göre bazı besinler ve besin ögelerinin bu mekanizmalar üzerindeki etkinlikleri kanıtlanmıştır. Bunlar kısaca,

  1. Turpgiller: Turpgiller ailesi içerdikleri vitamin, mineral ve diyet lifinin dışında sağlık üzerine oldukça önemli etkilere sahip olan kükürtlü bileşikler ve güçlü antioksidan özellik gösteren bileşiklere sahiptir. Bu grup sebzeler özellikle faz 2 reaksiyonlarını harekete geçirmektedir.
  2. Yumurta: içerdiği kükürtlü bileşikler sayesinde faz 2 reaksiyonlarını desteklemektedir.
  3. Turunçgiller, üzüm ve üzüm benzeri meyveler: içerdikleri antioksidan bileşiklere ek olarak limonen, antosiyonidin gibi biyoaktif bileşik içeriklerine sahiptir, bu özellikleri ile özellikle faz 1 reaksiyonlarını harekete geçirmektedir.
  4. Kereviz, enginar, yeşil yapraklı sebzeler, sarımsak, soğan: karaciğerin detoksifikasyon mekanizmalarına destek olurlar ve üre döngüsünü düzenlerler. Bu sayede genel karaciğer fonksiyonlarını iyileştirmiş olurlar.
  5. Epigallokateşin gallat, kurkuminler gibi baharatlar ve bileşikler: bu tür maddeler ve biyoaktif bileşenler sebze ve meyvelerin içeriklerinde yer almaktadır. Özellikle zencefil, zerdeçal, kekik, yeşil çay, karabiber gibi baharatlar ve besinler konu hakkındaki etkinliklerini ortaya koymuşlardır.
  6. Prebiyotikler ve probiyotikler: bağırsakların detoks etkisini sağlamada etkindirler.

Öneri olarak, aslında besinlerin benzerlik gösterildiği gruplara göre ayrılmasına rağmen kendi içlerinde benzersiz olduklarını hep söyleriz. Sağlıklı bir beslenme düzeninde, bireylerin kendi gereksinimlerine göre düzenlenmiş dengeli, yeterli ve çeşitli beslenmenin detoksu kendi başına destekleyeceği bilinmektedir.

Sağlıklı ve zinde günler dileriz

Diyetlif