Sedef hastalığı beslenme

SEDEF HASTALIĞI (PSORİASİS) VE BESLENME

Sedef hastalığı kronik inflamatuar bir deri hastalığıdır. Deri üzerinde kızarıklık, kaşıntı ve yanma ile karakterize, kepekli ve döküntülü bir görünüme sahiptir. Sıklıkla diz, dirsek, saçlı deri, el ve ayaklarda görülmektedir. Hastalığın patogenezi genetik ve çevresel olabileceği gibi bağışıklık sistemi ile de ilgilidir. En sık görülen inflamatuar deri hastalıklarından biridir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünyadaki tüm insanların yaklaşık %11,43’ünü etkilemektedir. Bu oran gelişmiş ülkelerde çok daha düşüktür.

Sedef hastalığında risk faktörler nelerdir?

Sedef hastalığının ortaya çıkmasını veya lezyonların artmasına sebep olabilecek birçok çevresel faktör bulunmaktadır. Bunların arasında x ışınları, deri altı enjeksiyonları, dövmeler, yanıklar, güneş yanıkları gibi fiziksel faktörler, kimyasal yanıklar da bulunmaktadır. Aynı zamanda gül hastalığı gibi (rosacea) diğer cilt hastalıklar, mantar enfeksiyonları, diğer çevresel faktörlerden stres, obezite, bazı ilaçlar ile sigara ve alkol kullanımı da sedef hastalığının ortaya çıkmasını veya lezyonları arttırıcı etkidedir.

Sedef hastalığı ile obezite bağlantılı mıdır?

Vücut ağırlığı yönetimi sedef hastalığının seyrinde önemli bir yere sahiptir. Çalışmalar; sedef hastalığından muzdarip kişilerin genel popülasyona kıyasla daha kilolu veya obez olduğunu bildirmektedir. Obezite, kilogram cinsinden ağırlığın, metre cinsinden yüksekliğin karesine bölünmesiyle beden kitle indeksi (BKİ) hesaplanmasıyla teşhis edilebilir. Dünya Sağlık Örgütü yetişkinlerde BKİ’yi şu şekilde sınıflandırır: 18.5-24.9 arası normaldir, 25-29 aşırı kilolu ve BKİ 30’dan fazla ise obeziteyi gösterir.

Büyük ölçekli bir çalışmada semptomları daha ciddi yaşayan hastaların obezite riskinin hafif yaşayanlardan daha yüksek olduğu bulunmuştur. Sedef hastalığına sahip bireyler normal vücut ağırlığında olsalar dahi gelecekte obezite ile karşı karşıya kalabilmektedir. Bu bireylerde obezite görülme oranı artarken, obez bireylerde de sedef hastalığı görülme ve prognozunun kötüleşme riski artmaktadır. Bu sebeple kilo yönetiminin hayat boyu sürdürülebilir olması çok önemlidir.

Sedef hastalığında kilo yönetimi nasıl olmalıdır?

Sürdürülebilir kilo yönetimi ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmak hastaların yaşam kalitesinin arttırılması adına çok önemlidir. Bu noktada hastalar ideal vücut ağırlıklarında olmalıdır.  Risk etmenlerinin en aza indirilmesi adına BKİ’nin 30’un altında tutulması önemlidir.

Bazı çalışmalar sedef hastalığında glutensiz diyet, vejetaryen diyet, ketojenik diyet gibi alternatif beslenme biçimlerinin hastalık üzerine olumlu etkilerini bildirseler de bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Fakat akdeniz diyetine bağlı kalmanın semptomları hafiflettiği bildirilmiştir.

Hastalar nelere dikkat etmeli?

  • Vücut ağırlığı ideal aralıkta olmalıdır.
  • Alkol ve sigara kullanımından uzak durulmalıdır.
  • Beslenme ve farmakolojik tedavi bir bütündür, birlikte devam etmelidir.
  • Yüksek oranda yağ, şeker, kalori içeren besinlerden uzak durulmalıdır.
  • Protein, karbonhidrat ve yağ dengeli bir şekilde, yeterli miktarda alınmalıdır.
  • A vitamini, C vitamini, E vitamini, karotenoidler, flavonoidler ve selenyum gibi antioksidanların diyette bulunması çok önemlidir. Bu sebeple meyveler, sebzeler, kuruyemişler gibi antioksidan kaynakları mutlaka tüketilmelidir. Bu gruptan özellikle kuruyemişler küçük hacimde yüksek enerji içerdiklerinden diyette kontrollü bir şekilde bulunmalıdır.
  • Vücuttaki D vitamini seviyesi önemlidir, sürekli olarak takip edilmelidir.
  • Prebiyotik ve probiyotikler beslenmeye dahil edilmelidir.
  • Doymuş yağ alımı sınırlandırılmalı, doymamış yağ asitleri ile değiştirilmelidir. (Tereyağı yerine zeytinyağı kullanmak gibi)
  • Tam yağlı süt ürünleri, yerine az yağlı olanlar tercih edilmeli, et ve tavuk eti gibi hayvansal etlerin yağlı kısımları ile derisi tüketilmemelidir.
  • İşlenmiş ve yoğun enerji içeren besinlerden uzak durulmalıdır.
  • Tuz ve şeker alımı sınırlandırılmalıdır.