Menu

İnsülin Direnci Ve Beslenme Tedavisi

insülin direnci

İnsülin pankreasın beta hücreleri tarafından salgılanan önemli bir anabolik hormondur. Gıdalarla aldığımız karbonhidratlar sindirim sistemimizde glikoza dönüştürülüp kana geçmeye başlayınca, pankreas, glukozun hücre içine sokulabilmesi için insülin salgılayıp kana göndermeye başlar. Vücudun enerji ihtiyacını sağlayan glikoz, ancak insülin sayesinde hücrelere girebilir. Beyin hücreleri ise kandaki şekeri kullanırken insüline ihtiyaç duymazlar.

Kandaki glukoz miktarı fazlalaştığında pankreas, daha fazla insülin üreterek bu sorunun üstesinden gelmeye çalışır. Gitgide artan insülin üretimi sayesinde kan şekeri normal düzeyde tutulmaya çalışılır.  Karbonhidrattan zengin yemeklerden sonra, pankreastan aşırı miktarda insülinin kana geçmesi nedeniyle, şeker düşmeleri görülebilmektedir. Bu dönemde yemeklerden sonra uyku basması durumlarıyla karşılaşılır. Kandaki insülin düzeyi gitgide artarken zamanla pankreas da yorulmaya başlar. Yorulan pankreas yeteri kadar insülin üretmez hale gelir ve bu durum tedavi edilmezse şeker hastalığına dönüşür.

İnsülin direnci tedavi edilmezse özellikle bel çevresinde yağlanma artışı, obeziteye neden olur. Ayrıca yapılan çalışmalarda insülin direncinin hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve koroner kalp hastalıkları ile de ilişkili olduğu gösterilmiştir. İnsülin direnci, metabolik sendromun gelişimi ve ilerlemesinde, obezite, Tip 2 diyabet, hipertansiyon, dislipidemi ve kardiyovasküler hastalık gibi bozuklukların bir gelişmesinde ve ilerlemesinde iyi bilinen bir faktördür. Vücuttaki yağ dokusunun artması, insülin direncini arttıran aynı zamanda insülin direnci arttıkça yağ dokusunu arttıran kısır bir döngüdür. Bu nedenle yağ dokusu fazla kişilerde insülin direnci varlığı mutlaka araştırılmalıdır.

İnsülin Direnci Belirtileri Nelerdir?

  • Aşırı kilolu olmak
  • Trigliserit seviyelerinin yüksek olması
  • Yüksek kan basıncı
  • Boyun, kasık ve koltuk altında kararmalar
  • Hızlı ve aşırı kilo alma
  • Kilo vermede zorluk yaşama
  • Pcos ve adet düzensizliği
  • Aşırı tüylenme
  • Yemeklerden sonra uyku hali
  • Soğuk terleme
  • Sık acıkma
  • Sık tatlı yeme isteği
  • El ve ayaklarda titreme
  • Karaciğerde yağlanma
  • Sık tekrarlayan enfeksiyonlar
  • D vitamini yetersizliği

Bütün bu semptomlar insülin direncine neden olabilir ya da insülin direnci gelişmiş bir kişide tedavi edilmediği takdirde bu belirtiler olmasa da  bu semptomların çıkmasına neden olabilir.

İnsülin direnci varlığı  basit bir kan testiyle tespitedilir. 8-10 saat açlık sonrası alınan kanda HOMA-IR değerinin 2,5 ≤ olması insülin direnci varlığının göstergesidir.

Beslenme Tedavisinin Önemi

İnsülin direncini tedavi etmedeki ilk adım yaşam tarzı değişikliği olmalıdır. Kişiye özgü sürdürülebilir, besin ve besin öğelerini yeterli ve dengeli bir biçimde içeren beslenme tedavisi uygulamak önemlidir. Birey fazla kilolu ise vücut ağırlığının normal sınırlara gelmesi sağlanmalıdır. Haftalık 0.5-1.0 kilo ağırlık kaybı hedeflenmelidir. Diyetteki basit karbonhidrat kaynakları azaltılmalıdır. Yeteri miktarda karbonhidrat, protein ve yağ alımı sağlanmalıdır.

İnsülin direnci olan hastaların; kan şekerini yükseltmeyen düşük glisemik indeksli, posa ve diğer besin öğeleri yönünden de zengin besinleri tercih etmesi gerekmektedir. Patates, mısır haricinde tüm sebzeler ile birlikte: Barbunya, nohut, kurufasulye, mercimek gibi baklagiller, kepek, esmer ekmekler diyet menüsünde yer almalıdır.

Her gün sebze meyve tüketilmesi posa miktarını arttırarak kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur. Öğünlerdeki glisemik yükü arttırmamak adına meyveleri ana öğünler yerine ara öğünlerde tüketmek daha doğru bir tercih olur. Her öğünde posa miktarını arttırmak için bol yeşillikli salatalar  mutlaka tüketilmelidir.

Trans yağ asidi, insülin direncini artırarak diyabetin oluşumunu gizli bir silah olarak ateşleyebiliyor.  İnsülin direncini kırmak için kızartma yöntemini bırakmalı, trans yağ açısından zengin yağlardan uzak durmalı, işlenmiş etler olarak nitelendirdiğimiz tüm şarküteri ürünlerinden dolabınızı arındırmalı ve hazır kek , cips, kraker gibi paketli ürünler tüketilmemelidir.

İnsülin direncine kalkan olan beslenmenin omega 3 yağ asidi içeren hayvansal ve bitkisel kaynaklı besinleri tüketmekten geçtiğini unutmamak gerekir. Salatalara ya da yoğurda keten tohumu eklemek, ara öğünlerde ceviz tüketmek, haftada en az üç kere somon dahil omega 3’ten zengin yağlı balıkları tüketmek insülin direnci oluşumunu önlemeye yardımcıdır. Düzenli olarak balık tüketilmiyorsa balık yağı ile desteklemek gerekebilir.

Her gün en az 45 dakika sürecek orta-yüksek tempoda yürüyüşleri hayata geçirmeyi ihmal etmemek gerekir. Böylece spor yaparken kasların ortamda olan şekeri kolayca kullanıp insüline ihtiyaç duymadan kalori yakımı başlayacaktır. Düzenli aktiviteye devam edildiği takdirde yağ yakıcı enzimler devreye girecek, depolanan yağlardan da kurtulmak mümkündür. Spor yaparken dikkat edilmesi gereken bazı hususlarda vardır. Yeterli kalp hızı artışına erişilmeli, hareketler arasında gereğinden fazla mola verip vücudu soğutmamalı, kişiye uygun spor yapılmalıdır.

İnsülin direnci olan insanlar çabuk acıktıkları için sık küçük öğünler şeklinde ve glisemik indeksi düşük besinlerle beslenmeleri uygun olur. Çünkü glisemik indeksi düşük besinler, bireylerin daha uzun süre tok kalmalarını sağlamaktadır. Oranın yüksek olduğu besinleri kandaki insülin miktarını hızla yükselterek kan şekerinin düşmesine neden olmaktadır. Bu besinleri tüketen kişiler tok olmasına rağmen hızla acıkmaktadır. Çay şekeri, reçel, marmelat, pekmez, bal, tatlılar, kurabiye, kek, pasta, bisküvi, çikolata, gofret, beyaz ekmek, mısır ve mısır ekmeği, mısır gevreği, pirinç, şehriye, erişte, makarna, kuru meyveler, hazır meyve suları ve asitli meşrubatlar vb. besinler olabildiğince az tüketilmeli veya insülin direnci ortadan kalkana kadar tüketilmemelidir.

Sağlıklı ve zinde günler dileriz

Diyetlif

Leave a Reply

Exit mobile version