sebze

Sebzeyi Hayata Dahil Etme – Blog Yazı Serisi 1

Tamam, tamam merak etmeyin size daha öncesinde sebze tüketimi üzerine söylenmiş şeyleri anlatmak için gelmedim bu sefer buraya. Sebze tüketimini neden önemsiyoruz ve sebze tüketiminin sana, topluma ve çevreye nasıl yararları olabilir bunlardan bahsediyor olacağım bu yazımda.

Hadi başlayalım o zaman öneminden.

  1. Sebzeler sağlık durumunuzu geliştirerek aslında kanser, kalp hastalıkları, diyabet gibi kronik hastalıkların gelişim risklerini azaltmaktadır.
  2. İçerdikleri vitamin, mineral ve lif içeriklerinin sağlığa olan etkilerinden zaten her zaman bahsediyoruz. Bu içerikleri nedeni ile Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı beslenme rehberlerinde, Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi’nde benzer şekilde günde en az 400 gram sebze tüketimi önerisi yer almaktadır. Bu miktar sağlıklı beslenme hedeflerinizde ulaşmanız gereken miktar olarak belirlenebilir. Bu içeriklerinin yanı sıra, sebzeler kendilerine özgü renklerini veren özel bileşenlere sahiptir. Bu bileşenler, vücuda alındıklarında sağlıklı etkilerini gösteren, özellikle de antioksidan özelliklerinden bahsettiren bileşenlerdir. Bu bileşenler, biyoaktif moleküller olarak tanımlandırılmaktadır. Sebze tüketiminin günlük önerilen düzeylerde ve düzenli bir şekilde alımı bu bileşenlerin sağlığa faydalı etkilerinden de yararlanmak adına iyi seçenek olacaktır.
  3. Bugünlerde adından fazlasıyla bahsettiren bir kavram ile sebze tüketimini bağdaştırmak istiyorum size son adımda. Bahsedeceğimiz kavram su ayak izi.

Su ayak izi, bir ürünün veya hizmetin üretiminden tedariğine yani elimize ulaşmasına kadar geçen süreçte kullanılan, tüketilen ve kirlenen tatlı su kaynağının göstergesi olarak tanımlanmaktadır.

“Peki Gözdem su ayak izinin sebze ile ne alakası var?” diye sorabilirsiniz. Açıklayayım.

Su ayak izinde gıda üretimi, tüketimi, hazırlanışı gibi süreçlerin etkisi tahmin ettiğinizden daha büyük. 1 adet elmanın su ayak izi olarak bize maliyeti 85 litre!

Elma için durum bu iken hayvansal besinler için konuşmaya başladığımızda konu biraz daha can sıkıcı bir hal almaya başlıyor. Çünkü yapılan çalışmalarda, hayvansal gıdaların su ayak izlerinin bitkisel gıdalara oranla kat kat yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Az önce verdiğim 1 elma örneğini 150 g kırmızı et içeren bir hamburger için konuşuyor olduğumuzda bu miktar birden 2500-3000 litrelere çıkıyor!

Konu ile ilgili literatür taradığımızda ise karşımıza farklı beslenme modellerinin sürdürülebilir yaşam ve çevreye olan etkilerini konuştuğumuzda ise durumu birkaç madde ile özetlemek yardımcı olacaktır diye düşünüyorum.

  1. Bitkisel kaynakların ağırlıklı olarak tüketildiği beslenme modellerinin, hayvansal ürünler bakımından zengin beslenme modellerinden daha az doğal kaynak kullanmaları ve çevreye önemli ölçüde daha az zarar vermeleri nedeni ile çevresel olarak daha sürdürülebilir olduğu belirtilmiştir.
  2. Amerikalılar için Beslenme Kılavuzları Bilimsel Komitesi tarafından yürütülen incelemede,  bitkisel kaynaklı besinlerin daha fazla yer aldığı, hayvansal gıdaların ise tüketimlerinin sınırlı veya minimal olduğu diyetlerin (vejetaryen diyet gibi) daha düşük çevresel zararla ilişkili olduğu ortaya konmuştur.
  3. Bilim insanları, iklim değişikliğini tersine çevirmenin önemli bir yolu olarak insanları beslenmelerindeki hayvansal kaynaklı ürünleri azaltma çağrısında bulunmuştur. Hayvansal kaynakların ağırlıklı olarak tüketildiği beslenme modelleri ile karşılaştırıldığında bitkisel kaynakların ağırlıklı olduğu beslenme modellerinin daha az su ve fosil yakıt kaynağı ve daha az miktarda tarımsal ilaç ve gübrekullanımına sebep olduğu tespit edilmiştir.

Bu içerikler, temel olarak özetlendiğinde beslenme düzeninde sebzeye, bitkisel besinlere ağırlıklı olarak yer vermenin hem sağlığa faydalı hem de sahip olduğumuz biricik dünyamızı korumaya yardımcı olduğunu ifade etmek için yeterli olacaktır.

Sağlıklı ve zinde günler dileriz

Diyetlif