ketojenik diyetler

Ketojenik Diyetlerde Merak Edilenler

Bugün sizlere diyetle azıcık da olsa ilgilenen herkesin dilinden düşürmediği Ketojenik diyetten geniş ölçekte bahsetmek istiyorum. Ketojenik diyet nedir, etki mekanizması nedir, çeşitleri var mıdır hangi durumlarda kullanılabilir ya da kullanılmalı, sağlık açısından herhangi bir risk teşkil ediyor mu,zayıflamada nasıl bir etkisi vardır gelin bunlara bakalım.

Ketojenik Diyet Nedir?

Ketojenik diyet vücudun enerji metabolizması için gerek duyduğu enerjinin başlıca kaynağının glikoz yerine yağlar tarafından sağlanması sonucu açlığın metabolik etkilerini taklit ederek özellikle epilepsi hastalarında epileptik nöbetlerin kontrolünde etkili olmasını sağlayan tedavi yöntemlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Klasik Ketojenik Diyet veya kısaca klasik Keto olarak bilinen orijinal Ketojenik Tedavi, 1923’te, epilepsi tedavisi için Mayo Clinic’te Dr. Russell Wilder tarafından tasarlanmıştır. Bunu yanında yine Alzeheimer, Parkinson gibi pek çok nörodejeneretif hastalıklar için de umut vadeden, hala üzerinde çalışılan bir diyet türüdür.

Ketojenik Diyet Türleri

Birçok ketojenik diyet türü ve uygulama biçimi vardır, ancak genel olarak diyet yağ oranının %80 ve üstü tutulduğu, günlük karbonhidrat alımının 50 gramın üstüne çıkılmadığı bir diyettir. Oruç tutmanın etkilerini taklit eden bir beslenme şeklidir. Ketojenik diyet türlerinde vücut başlıca enerji kaynağı olan glikoz yerine yağ kullanılmaya başlar. Karaciğerde keton cisimleri oluşur. Bu beynin glikozdan sonra kullanabileceği tek enerji kaynağıdır. Keton cisimleri asidiktir ve vücutta uzun süre üretildiğinde kanda ve idrarda“ketoasidoz” oluşumuna sebep olabilmektedir. Beyin, fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için birincil enerji kaynağı olan glikoz ile çalışmaya adapte olduğundan bu durum baş ağrısına, bilinç bulanıklığına sebebiyet verebilmektedir. Aynı zamanda vücudu bilinçsizce ketoz durumuna getirmek, kan içeriğinin dengesinin bozulması nedeniyle sağlık açısından risklidir, ciddi problemlere neden olabilir.

Ketojenik Diyet Nelere sebep olabilir?

Kısa dönemde ketojenik diyet ketoasidoz durumunun yanında, kabızlık, kan şekeri düşüklüğü, kusma, gastroözefagial reflüde artış- şiddetlenme -alevlenme, yorgunluk, ağızda kötü koku gibi durumlara sebep olabilmektedir. Hatta bu durum “keto gribi” olarak adlandırılmaktadır. Uzun vadede dislipidemi dediğimiz kan yağlarında bozukluk, böbrek taşı oluşumu, vitamin mineral yetersizlikleri ve kemik sağlığı üzerinde olumsuz etkiye sebebiyet verebilir. Çeşitli vitamin ve minerallerce zengin kompleks karbonhidratlar olarak adlandırdığımız tam tahıllı ürünler, meyveler başlıca sağlıklı karbonhidratlar olup bu tür besinlerin de sınırlandırılıyor olması vücudumuz için gerekli olan besinlerle kolayca sağlanabilen mikro besin öğesi alımında yetersizlik meydana getirmektedir.

Peki gelelim aslında en çok duyduğumuz hep o yönünü bildiğimiz kısma: Zayıflama!

Zayıflama denilince hemen akla gelen, internete hemen yazılan diyet türlerinden biri.  Yapılan çalışmalar ketojenik diyetin diğer düşük yağlı ve daha yüksek karbonhidratlı diyetlere göre herhangi bir üstünlüğü olmadığını söylüyor. Kısa dönemde ketojenik diyetler daha fazla kilo kaybı sağlıyor gibi gözükse de uzun vadede, örneğin bir yılın sonunda verilen toplam kilo kaybı benzer olduğu belirtiliyor. Öyleyse zayıflamak için hangi diyeti yapalım?

Ketojenik diyetler sürdürülmesi zor diyetlerdir ve bilinen sağlık risklerinin yanında hala uzun vadede etkinliği tam olarak aydınlatılmayan riskleri de bulunmaktadır. Uygulandığında olumlu etkinliği bilinen epilepsi hastalarında bile sürdürme zorluğu ve vitamin mineral yetersizliği meydana getirmesi nedeniyle ilk tercih edilen tedavi yöntemi değildir ki uygulandığında doktor ve diyetisyen tarafından multivitamin desteği ile sıkı bir şekilde takip edilmektedir.

Özetle;

Sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmeyi öğrenmedikçesürekli kısa süreli, yaşam tarzınıza, sosyal hayatınıza uygun olmayan diyetler yaptıkça kısa süreliğine kilo kaybedecek, diyetibırakır bırakmaz ise yine kaybedilen kilo, belki de fazlası geri alınacaktır. O süreçte yaşanan stres ve sağlık problemleri ise sizinle olacaktır. Sağlıklı ve kalıcı ağırlık kaybı sağlamak için size özel hazırlanmış, yaşam tarzınıza uygunvücudunuz için gerekli makro ve mikro besin öğelerini içeren yeterli ve dengeli diyetisyen tarafından planlanmış bir beslenme programı uygulamayı önermek en doğrusu olacaktır.