frutaryen beslenme

Frutaryen Beslenme

Frutaryen beslenme aslında oldukça sağlam bir felsefenin ürünü olarak benimsemiş bireylerin yaşamlarına kazandırdıkları bir anlayış ve ona göre şekillenmiş davranışlar bütünü olarak özetlenebilir aslında. Bu yaşam biçimini benimsemiş bireylerin çoğunluğunun sahip olduğu anlayışı kısaca özetleyecek olursak; yaşamları boyunca çevrelerinde yer alan hayvan ve bitkilerin yaşamsal kısımlarını “tüketmemek” üzerine kurulu bir anlayıştır bu. Naif ve güzel. Bu görüşün esasında bireyler hiçbir canlının yaşama hakkını elinden almamak adına kendi yaşamlarını sürdürmek için gereksinim duydukları enerjiyi ve besinleri bitkisel kaynakları yok etmeyerek onların ürünlerinden yani meyvelerinden karşılamaya özen göstermektedirler. Beslenme düzeninin büyük bir kısmını meyveler oluşturmakta ayrıca tahıllar, kuru baklagiller, sert kabuklu yemişler de bu düzene eşlik etmektedir.

Meyve ile beslenme şeklinin diyet tanımına bakıldığında tüketilen besinlerin %75’inin pişmemiş meyvelerden oluştuğu gözlemlenir. Meyve ile beslenme şeklinin tanımından da yola çıkarak frutaryen bireyler sadece meyce tüketmezler ancak beslenme düzenlerinin temelini çiğ meyve tüketmek oluşturur.

Buraya kadar her şey güzel ancak işi bir de beslenme uzmanı olarak değerlendirmek gerekmekte.

Frutaryen Beslenme Gerekli midir?

Günümüz beslenme alışkanlıklarında bireylerin besin seçimlerinde değişim söz konusudur. Bu değişiklikler sadece beslenme alanında değil genel olarak yaşam alışkanlıklarında gerçekleşmiştir, fiziksel aktivitenin azalması, uyku süresinin ve zamanlamasının değişmesi vb. Günümüz yaşam alışkanlıkları bazı kronik hastalıkların gelişimi ile ilişkilendirilmiştir. (obezite, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar vb.) Hatta kanıtlar, kanserin neden olduğu ölümlerin ⅓’inin sağlıklı bir diyetle önlenebileceğini göstermektedir. Sağlıklı beslenme, hastalıkların gelişmeden önce önlenmesi için dikkat edilmesi gereken en önemli basamaklardan biridir.

Çalışmalarda bireylerin beslenme alışkanlıklarında sebze ve meyve tüketiminin artırılması içerdikleri besin ögeleri ve biyoaktif moleküllerin işlevi sayesinde kanser, kardiyovasküler hastalıklar, obezite, Alzheimer gibi kronik hastalıkları önleyeceği ifade edilmiştir. Ancak bu öneriler tüm besin gruplarını içeren sağlıklı beslenme düzeni içerisinde yapılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, Amerika Ulusal Bilimler Akademisi gibi güçlü bilimsel otoriteler sağlıklı bir beslenme planında 5 veya daha fazla sebze-meyve grubundan besinlerin yer almasını önermektedir.

Frutaryen beslenmenin yarar ve zararları nelerdir?

Frutaryen beslenme genel olarak bakıldığında ulusal ve uluslararası sağlık örgütleri tarafından desteklenmemektedir. Aşağıdaki açıklamalar gerekçe olarak sunulmaktadır;

“Frutaryen beslenme düzeninde ihtiyaç duyduğunuz tüm besinleri almanız imkansıza yakındır. Temel yağ asitlerini alamazsınız. Bunlardan birisi de B12’dir ve yeterince almazsanız anemi ile karşılaşırsınız. Bunun yanında kalsiyum, protein ve demir eksiklikleri yorgunluğa sebep olur. Osteoporoz riski de artar. Bağışıklık sistemi ise büyük ihtimalle düşük bir seyir izleyecektir. Pek çok farklı besin grubundan beslenmemizin bir sebebi mevcuttur.”

Frutaryen beslenme düzenini uzun süre devam ettiren bireylerin özellikle kalsiyum, demir, çinko, D vitamini ve B vitaminleri yetersizliği geliştirdiği görülmektedir. Bu besin ögelerinin yeterli alımı sağlık halinin devamı için oldukça elzemdir.

Meyveler sağlıklı bir birey için gerekli olan tüm besin ögelerini içermekte midir?

Bireyler günlük besin gereksinimlerini birçok besin grubunda yer alan besinler ile karşılamaktadır. Bu besinlerin yer aldığı gruplar da eğer bir veya iki tanesi baskınlık gösteriyorsa bu bireyin gereksinim duyduğu tüm besin ögelerinin alınamayacağı anlamına gelebilmektedir.

Frutaryen beslenmede önemli noktalardan biri bireyin beslenme düzenin çoğunluğunun meyveler özellikle de çiğ meyveler tarafından oluşuyor olmasıdır. Bu durum bireylerin meyveler içerisinde yer almayan ve diğer besin gruplarının tamamen beslenme örüntüsünden çıkarılması veya yetersiz alımı sonucu gelişen besin ögesi yetersizliklerine neden olabilmektedir.

Besin ögeleri yaşamsal faaliyetlerimizi sağlamada bizler için yaşamsal önem taşıyan maddelerdir. Her besin grubu farklı besin ögelerinden zenginlik göstermektedir. Örneğin sert kabuklu yemişler bitkisel protein, yağ, E vitamini, Se gibi besin ögelerinin kaynakları sayılırken, kırmızı et B grubu vitaminlerinden B12, biyoyararlılığı yüksek Fe, esansiyel aminoasit kaynağı olarak değerlendirilmektedir.

Meyveler besleyici değerleri açısından bazı vitamin ve minerallerin, lifin iyi kaynağıdır. Ancak meyve diyetinde iyi yağlar, özellikle de omega-3 temel yağ asitleri bulunmaz. Lakin bu yağların tüketimi beyin fonksiyonları ve hormon düzeylerini korumak için önemlidir. Frutaryen diyette ise bu iyi yağlar çok kısıtlı miktarda alınırlar. Omega-3’ün en iyi kaynakları arasında ise bu diyette yasak olan balıklar yer almaktadır.

Frutaryen beslenmeye karar verilirse beslenme uzmanları tarafından neler önerilir?

Yukarıda bahsedilen tüm bilgilerin ışığında sağlıklı bir bireyin beslenme düzeninde tüm besin gruplarından ihtiyacı kadar olan besinler çeşitli bir beslenme örüntüsünde tüketilmelidir. Ancak frutaryen bir beslenme alışkanlığı benimsemek niyetindeyseniz sizlere önerilerim şunlar olacaktır.

Meyveler içerik bakımından şeker içeriği en yüksek besin grubunda yer almaktadır. Günlük önerilen miktarlardan daha yüksek düzeyde şeker tüketimi kan şekerinizin hızlı bir şekilde yükselmesi, insülin direnci, obezite, kardiyovasküler hastalıklar, karaciğer yağlanması ve metabolik sendrom gibi kronik hastalıklarla bağlantılıdır.

Günlük şeker tüketiminizi önerilen sınırlar içerisinde tutmalısınız, “meyve diyeti”nin sadece meyve tüketmekten ibaret olmadığını unutmamalı ve meyvelere ek olarak öğünlerinizde kurubaklagiller, tam tahıllar, sert kabuklu yemişlere yer vermelisiniz. Bu besinler meyvelerden alamayacağınız besin ögeleri gereksinimizi karşılamanızda yardımcı olacaktır. Besin tercihlerinizde özellikle protein ve lipid gereksinimizi karşılamak için yağ içeriği yüksek avokado gibi meyveler, kurubaklagiller ve sert kabuklu yemişlere yer vermelisiniz.

Meyve ile beslenme anlayışını benimsedikten sonra “ihtiyaç duyduğum besin ögelerini takviye alarak karşılayabilirim” anlayışı sizleri ihtiyacınızın dışında veya fazlasında takviye alımına sürükleyebilir. Bu konuda sağlık profesyonelinizden yardım almalı ve besin ögelerinin biyoyararlılıklarının doğal gıdalar ile alımıyla en yüksek olduğunu bilmelisiniz.

Sağlıklı ve zinde günler dileriz

Diyetlif